30 Eylül 2014 Salı

DİNOZOR KURABİYE










     Merhabalar,
    Sevgili Pelin Hanım'ın dinozor  seven oğlu Mert için hazırladığım kurabiyeler var bugün bloğumda.

    Benim oğlum da dahil pek çok çocuk dinozorlara bayılıyorlar niyeyse...Ben çok severek hazırladım bunları...








KIŞLIK DOMATES KONSERVESİ



   Böbreklerde, safra da ve safra yollarındaki taşların düşürülmesinde yardımcı olan domatesin kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi ve kanser gelişimini engelleyen etkileri vardır.Kalp hastalıklarına karşı koruyuculuğunu içerisinde bulunan %85 oranındaki likopen sayesinde gerçekleştirir.

   Yüksek oranda C vitamini barındırdığından grip,nezle,soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı koruyucudur.
Mide ve bağırsakların çalışmasını düzene soktuğundan kabızlığı gideren etkileri vardır.Ancak lif açısından zengin domatesi kabuklarıyla (çok fazla pişirmeden)  tüketmek sindirime yardımcı olur.

   Amerikan kalp dergisinde  2006 yılında yayımlanan bir araştırmaya göre domates ve domates ürünlerinin hipertansiyon tedavisine yardımcı olabileceği kanıtlanmıştır.

   İçerdiği C vitamini cildin ana bileşeni olan ''kolajen'' üretimini destekleyerek cildin yenilenmesine ve esnek kalmasına yardımcı olur.Bununla birlikte antioksidan etki yaratarak çevresel faktörlerin ve yaşlanmanın cilt üzerindeki olumsuz etkilerine karşı koruma sağlar.

   İçindeki ''chromium'  ile kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur.

   İçerdiği A vitamini sebebi ile saç için de önemlidir.A vitamini saç köklerini güçlendirirken saça parlaklık verir.


   Ben domateslerin kabuklarını soymadan hazırlıyorum.Hem rondodan geçerken hem de kaynarken hiç kabuk görüntüsü kalmıyor.Ancak kabuklar sizi rahatsız ediyorsa soyabilirsiniz.Annem kabuklarını soyup 3-4 parça doğrayıp öyle kaynatır mesela.

  Bu şekilde bir kaç sene bozulmadan duruyorlar.

  Kavanozu açtıktan sonra buzdolabında muhafaza etmeli ve en fazla 2 gün içinde tüketmelisiniz...








Malzemeler:
İstediğiniz kadar domates
Tuz

Hazırlanışı:
   Domatesleri yıkayın.4 parçaya kesip rondodan geçirin.Derin bir tencereye koyun.Üzerinde 4-5 parmak boşluk bırakın, tamamen doldurmayın tencereyi çünkü kaynarken etrafa sıçrayabilir.

   Kaynamaya başlayınca kısık ateşte kapağı kapalı olarak 45-50 dakika  kadar pişirin.Arada tahta kaşık ile biriken köpükleri alın.Biraz tuz atın.

   Domates tenceresi hala ocakta iken kavanozları doldurmaya başlayın.Kapaklarını sıkıca kapatıp hemen  düz bir yere ters çevirin.Sıcağın etkisi ile hava teması kesilen kavanozlar tüm kış bozulmadan duruyor. 1 gün bu şekilde bekletip ertesi gün güneş görmeyen bir yere kaldırın.



Afiyet olsun.

29 Eylül 2014 Pazartesi

DERİN DONDURUCUDA SEBZE SAKLANMASI




TAZE FASULYE:
   Taze fasulyeleri yıkayın.Dilediğiniz şekilde kesin.(Baş ve uç kısımlarını kesip atın.Ortadan dikine ikiye kesin ve yarım parmak boyunda doğrayın.)

   Derin tencerede suyu kaynatın.Doğradığınız fasulyeleri suya atıp 7-10 dakika kadar tutun.Derin başka bir kasede soğuk suyu hazırlayın ve sıcak sudan kevgirle aldığınız fasulyeleri soğuk suya atıp şoklayın.Böylece fasulyeler yeşil rengini korur.




BARBUNYA:
   Hazırlaması en kolay galiba barbunya.Barbunyayı kabuğundan çıkarın ve buzdolabı poşetine yerleştirin.Ağzını kapatıp dondurucuya atın.Normalde nasıl pişiriyorsanız yemek yaparken de aynı işlemi uygulayın.




BİBER:
   Yeşil biberleri yıkayıp halka halka doğradım ben.çekirdek ayıklamak için pek uğraşmadım.Arada bazısına izin verdim.Çünkü çekirdeğinde vitaminin bol olduğunu duymuştum ayrıca çekirdek görüntüsü beni rahatsız etmiyor.Kırmızı biberlerin birazını küp küp birazını julyen doğradım ve torbalara doldurdum.Biraz da yemeğe bütün şekilde koyarım diye sapını kesip çekirdeklerini çıkarıp ortadan ikiye bölüp attım.







BAMYA:
   Bamyayı yıkayın ve baş taraflarını sivrilterek soyup atın.Bir tencerede suyu kaynatın ve temizlenen bamyaları içine atın.5-7 dakika kadar kaynatıp soğuk su doldurduğunuz ayrı bir kaba kevgir ya da süzgeçle alın.Biraz bekletip suyu süzülsün diye bekletin.Soğuyup, süzülünce buzdolabı poşetlerine kaldırın.
Pişirirken aynı yazın yapıldığı gibi yapıyoruz...





Pul biber yapımı




    Selamün aleykum
     Ev yapımı gıda hareketine devam:)Sağlıklı ve temiz gıda yemek istiyorsanız üşenmeyip deneyin hadi :)

     2 şekilde yaptım kırmızı biberleri.Birincisi klasik kurutup, rondodan geçirdim.Diğeri de biber salçası yaparken kaynatıp elekten geçirdiğimde üstte kalan posa kısmını atmak istemedim.Mümkün olan her yiyeceğin kullanılması taraftarıyım.Bu üstte kalan posayı pamuklu bez üzerinde güneşte beklettim.İyice kuruyunca rondodan ve elekten geçirdim.İşte biberlerim de hazırdı.


   Acı kırmızı biberde yüksek oranda  kanserli prostat hücrelerini öldüren kapsaisin maddesi bulunur.

   Biberler içerdikleri yüksek oranda antioksidan ve diğer maddelerle bir çok kanser ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

  Yeşil biber C vitamini yönünden oldukça zengindir.İçeriğinde bulunan capsaicin (kapsaisin) maddesinin oranına göre iştah açar, sindirim sistemine bir çeşit dzenfekte edici madde olarak etki eder.

   Kırmızı biber ise yüksek oranda A vitamini içerir.Ayrıca B6,E vitamini,C vitamini,riboflavin, potasyum ve manganez içerir.Kan dolaşımını hızlandırır.

    Biberleri kuruturken eğer küflenme olduğunu görürseniz o kısımları hemen atın.Çünkü aflatoksin denen zararlı madde oluşmuş demektir.Sağlam kısımları kullanabilirisniz.

    Ben biberlerin çekirdek (tohum)kısımlarını çıkarmak için çok uğraşmıyorum.Zira antiseptik özelliği olduğunu duymuştum.

   Dilerseniz birkaç yemek kaşığı zeytinyağı da ekleyebilirsiniz.O zaman buzdolabında saklayın.

                          

                         


Malzemeler:
Tatlı pul biber için yeşil ya da kırmızı biber (yeşil biber kurutunca kırmızı oluyor zaten)
Acı pul biber için acı kırmızı acı/sivri biber
Tuz

Hazırlanışı:
1- Biberleri sap ,etli olan kısımlarından sağlam ipe birbirine değmeyecek şekilde dizin.Güneş alan bir yere asın.(Ya da baş kısımlarını kesip tepsiye serin ve güneşte bekletin.)

2- Takır takır kuruyunca sap kısımlarını kesip atın ve kalan bölümleri rondoda çekin.Eğer çok çok ince olsun derseniz bir de elekten geçirin.Kavanoza koyun ve bozulmaması için az tuz ekin..Kuru  bir yerde uzun süre muhafaza edebilirsiniz.(Eğer çok nemli bir yerde yaşıyorsanız ve biberler kurutmanıza rağmen biraz yumuşak kalmışsa önceden ısıttığınız fırında biraz bekletebilirsiniz.


Afiyet olsun

28 Eylül 2014 Pazar

Böğürtlen marmeladı







Malzemeler:
1 Kg böğürtlen
2-2,5 su bardağı toz şeker
Yarım limon suyu ya da 1-2 tane limon tuzu.
Gerekiyorsa yarım çay bardağı kadar su.

                            
Hazırlanışı:
1- Böğürtlenleri yıkayın ve tencereye koyun, üzerine şekeri de ilave edin.Kendi suyunu bırakana dek kapağı kapalı bekletin. (en az 3-4 saat sürüyor)

2- Kendi suyu ile daha lezzetli ve besleyici oluyor ancak böğürtlen çok fazla su bırakmıyor.  Zaten marmelat olacağından koyu kıvam da olması gerekiyor. Ama hiç su bırakmamışsa ya da suyu azsa yarım çay bardağı kadar eklenebilir.

3- Orta ateşte koyulaşana kadar pişirin.Ocaktan almaya yakın limon suyunu da ekleyin.El blenderından geçirin.Sıcakken kuru kavanoza doldurup ters çevrili şekilde 1 gece bekletin.Ertesi gün kuru ve serin bir yere kaldırın.

Afiyet olsun...

PATATES VE SEBZE GRATEN





                                 
    Et yemeklerinin yanında garnitür olarak hazırladığım lezzetli bir tarif.Yapımı çok oyalayıcı değil.'Deneyin beğeneceksiniz' deyip çıkıyorum zira yarın erken uyanmalıyım okul var:)


                                  

                          
Malzemeler:
4 ad patates
2 ad soğan
Yarım demet ıspanak
Biberiye
Kuru domates
Muskat (rendelenmiş)
Zeytinyağı
Ceviz
 Sarımsak
Kaşar Maydanoz


Hazırlanışı:
1- Patatesleri biraz kalın halka halka doğrayın.Fırın kabına üst üste 3-4 adet olacak şekilde sıralayın.Zeytinyağı, biberiye, tuz ve karabiberi bir kasede karıştırıp pateteslerin üzerine dökün.35-45 dakika kadar önceden ısıtılmış fırında pişirin.

2- Tavaya zeytinyağını dökün.Yemeklik doğradığınız kuru soğanı soteleyin.Sarımsak ince doğranmış ıspanak, küçük doğranmış kuru domates ve maydanozu ilave edip çok az pişirin.Zaten hemen pişiyorlar. Krema tuz, karabiber ve muskatı ilave edin.

3- Fırından aldığınız pişen patateslerin üzerine patateslerin şeklini bozmadan kule gibi sebze karışımı ve dilim halinde (ya da rendeleyerek) kaşar peyniri serpin.
Gratine etmek için tekrar 5 dakika yüksek ateşte fırına atın.

                             


Afiyet olsun

25 Eylül 2014 Perşembe

KIRMIZI ERİK MARMELADI

  

                            

     Herkese merhaba;
     Dolapta duran fazla erikler değerlensin diye yaptım marmeladı.İyiki de yapmışım.Bu şekilde ekmeğe sürülüp yenebilmesinin yanı sıra kurabiye dolgusu ya da cheesecake, pasta üzerine de kıpkırmızı rengi ile gayet güzel duruyor.

     Kırmızı erikteki yüksek pektin miktarı sayesinde reçel de marmelat yapması da çok kolay.Çabuk koyulaşıyor.

     Tüm yaptığım reçel ve marmelatlarda olduğu gibi şekeri minimum kullandım.Ben sevmiyorum .çok şekeri.Biz ailecek alıştık zaten.Daha önce  okuduğum yazılarda az şekerli reçel yapılırsa çabuk bozulur falan yazıyordu, ben de 1/1 ölçü yapıyordum sonra az şekerli denedim, hiç bozulma olmadı.Önemli olan iyi pişirmek, limon sıkmak ve hava almayan cam kavanozda bekletmek sanırım.

    Eğer marmelat ya da reçel yaptığınızda olup olmadığından emin olamıyorsanız, bilindik bir yöntemi hatırlatmak isterim.

     Reçeli yapmaya başladığınızda buzluğa küçük bir tabak koyun.Kıvamının olup olmadığını anlamak için de 1 çay kaşığı kadar alıp tabağa koyun ve 1 dakika kadar bekleyin.Akıp gitmiyorsa olmuş demektir.Akışkansa kaynatmaya devam...Zaten bekledikçe de koyulaşacağını unutmayın...
Tabii bu kıvam meselesi de tartışılır.Kimisi koyu sever kimisi akışkan...


Malzemeler:
1 kg kırmızı erik (anjelik ve mürdüm karışık kullandım.)
su bardağı toz şeker
1 yemek kaşığı limon suyu (ya da 1-2 ad limon tuzu)

                   

                  

                              


Hazırlanışı:
1- Erikleri yıkayıp ortadan ikiye kesin ve çekirdeklerini çıkarın..

2- Derin bir tencereye koyun ve üzerine şekeri döküp en az 2-3 saat kadar yani suyunu bırakana kadar bekleyin.Böylece meyve kendi suyunu bırakacak.
(Beklemek istemiyorum derseniz biraz su ilave edip ocağa koyabilirsiniz de.)

3- Tencereyi ocağa alın orta ateşte kıvam alana dek pişirin.Köpük oluşursa tahta kaşık yardımı ile alın.

4- Ateşten almaya yakın limon suyunu da ilave edin.El blenderı ile püre haline getirin.Sıcakken kuru temiz cam kavanoza doldurup kapağını sıkıca kapatın ve 1 gece ters şekilde bekletin.

Afiyet olsun

24 Eylül 2014 Çarşamba

ZEYTİNYAĞLI BAMYA YEMEĞİ





   Merhabalar;

   En sevilen yemekler arasında genelde pek yer almayan bamya tarifi var sırada...Bamyalar sünmesin diye pişirken yarım limon suyu ilave etmeyi unutmayın.Bir de öyle çok karıştırmayın.Karıştırırken tahta kaşık kullanmanızı öneririm.

Malzemeler:
Yarım kg bamya
1 orta boy soğan
2 diş sarımsak
2 domates
1 tatlı kaşığı salça
Tuz
zeytinyağı
limon suyu
İsterseniz 1 çay kaşığı şeker

Hazırlanışı:
1- Bamyaların sap kısımlarını huni şeklinde yuvarlayarak kesip temizleyin.(Bamyayı baş tarafını kestikten sonra sümüklenmemesi için hemen pişirmek gerekiyor.Bir kaseye su doldurup içine yarım limonun suyunu sıkın ve temizlediğiniz bamyaları yemeği yapana dek bu suda bekletin.Bamyaları tencereye atarken bu suyu süzün)

2- Tencereye zeytinyağı dökün.Yemeklik doğradığınız soğanları ilave edip biraz pişirin.İnce doğranmış sarımsakları koyun.Salçayı ve küçük doğranmış domatesleri de ekleyip çok az soteleyin.

3- Temizlediğiniz bamyaları da tencereye atıp üzerine biraz çıkacak kadar su,tuz, yarım limon suyu ve toz şekeri de  ekleyip orta ateşte 20-25 dakika kadar pişirin.

Afiyet olsun

23 Eylül 2014 Salı

Ayakta su içmek

Ayakta su içme konusunun bilimsel gerçeği



Ayakta su içme konusunun bilimsel gerçeği
Çocukluğumdan beri suyu ayakta içme konusunda büyüklerimizden duyduğum tek şey, ayakta içme.
Ama neden ayakta içmemeliyiz.
Tıbben veya dinen nedir açıklaması:
Dün yarım kiloluk pet şişedeki suyu büyük su bardağına boşalttım ve hepsini ayakta birden içtim. O an da büyüklerin sözü aklıma geldi... Bunun üzerine biraz büyüklerle konuştum, biraz da konuyla ilgili yazılar okudum...
Buyrun sizde okuyun; (dini)
Peygamber efendimiz ayakta su içmeme hususunda da bizi uyarmıştır. İlk bakışta bu biraz anlamsız ve saçma gelen bir öğüt olsa da bu sözün özüne bakıldığında yine bizim sağlığımız için etkileri çok büyüktür.
Bir hadisde ayakta su içmenin zararına şu şekilde işaret etmiştir:

“Eğer ayakta su içen kimse midesine verdiği zararı bilseydi içtiği suyu şüphesiz ki geri kusardı” (Abdürrezzak 10/427 hadis 19588).

Yine aynı konu ile alakalı olarak;
“Sizden biriniz ayakta su içmesin. Her kim unutur da içerse kusmaya çalışsın” buyurmuştur (Müslim eşribe Hadis 116)

Diğer açıklama; (bilimsel)
İnsan midesinin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonu farklıdır.

Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda içerse doğrudan doğruya onikiparmak bağırsağına geçer.

Midenin küçük eğriliğine uyan kısmında Waldeyerin mide caddesi denen oluk bulunur. Sıvı gıdalar bu yolu takip ederek zaten devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışını (pilor) geçerek onikiparmak bağırsağına (duodenum) geçer.

Eğer insan sıvıyı oturarak içerse bunlar önce midede birikir, asitle karışarak mikropları ölür ve sonra onikiparmak bağırsağına geçer. Bu durumda oturarak su içme usulüne uymakla insan kolera dahil, bir çok insan hastalıklarından korunmuş olur.

Rastgele yerde meşrubatı alıp ayakta içenler bu tehlikeye daha fazla maruz kalırlar...

Kaynak: Dr. H. İSPİRLİOĞLU
Bunları okuduktan sonra su içtiğimde hatırladığımda oturup içtim, unuttuğumda ayakta...
Sizlerin düşüncesi, bilgisi ve fikrini merak ettim, paylaşmanızı dilerim.
Hep beraber doğruyu, öğrenip, öğretebilmek için.
Sağlıklı günler diliyorum...

Milliyet blog / Sündüs Akkaya

22 Eylül 2014 Pazartesi

SİVAS







     İç Anadolu'nun en eski ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu şehir olan Sivas'taydım.

rkiye'nin pek çok ilini gördüm Sivas'ı da pas geçmeyeyim artık dedim ve uğradım.Genel olarak güzel bir şehir.Kışın çok soğuk ve karlı oluyormuş biz yazın gittiğimizden çok sıcaktı.Bu yüzden daha rahat gezebildik.Ancak izmir'den çıkıp Van'da son bulacak seyahatimizde vaktimizde kısıtlıydı, ramazan ayı olmasından dolayı pek çok restoran kapalıydı.

       Ahi Emir Ahmet Kümbeti, neo klasik tarzdaki Ziya Bey Yazma Eserler Kütüphanesi, Buruciye Medresesi, Sivas Çifte Minare gezilebilecek tarihi mekanlar.


Ayrıca birkaç mesire yeri de varmış görülebilecek.


                                

     Kalacak yeri yola çıkmadan ayarladık.Eğer uzun yoldan arabayla gelip yorgun argın kötü sürprizlerle karşılaşmayayım, zincir otel bulayım garanti olsun derseniz burada yok.Birkaç tane merkezde oteli var.Ben öncelikle yeni olup olmamasına bakarım otelin.Büyük Otel ve Buruciye Otel araştırmalarım neticesinde kalınabilecek otellerdi.Büyük Otel'de kalanların yorumlarına baktığımda odalara sinen sigara kokusundan rahatsız olanları görünce Buruciye'de kaldım.

   Otel çok temizdi, personel güleryüzlü, odalar düzenliydi.Çok memnun kaldım.Kısacası 1 gece dinlenmek için kalacak olan bize fazlası ile yeterliydi.Havuzu da varmış ancak gitmedim.
                                 

 Konya'dan sonra en büyük yüzölçümüne sahip Sivas'ta ne yenir peki?Benim gittiğim zaman ramazana denk geldiğinden bazı restoranlar iftarda bile kapalıydı. Kirli Ahmet veya Mis Kebap buraya geldiğinizde yemek yemek için önerilen ilk yerler.

     Mis Kebap kapalıydı, Kirli Ahmet'de otele uzaktı.Biz Sofra Kebap Salonu'nda yedik.Sabit iftar menüsü geldi önümüze.Genel olarak fena değildi.


     Yemekten sonra hem çay içip hem tur atalım diye dolaştık biraz.Merkezde bir pastaneye girdik, servis yapan kişiye ''Sivas'a özgü ne yiyebiliriz?'' diye sordum.Garson'da ''Tiramisu meşhurdur'' dedi:)





ERZURUM





    Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden biri, Palandöken'in eteklerinde kurulmuş olan Erzurum'daydım.

    Erzurum Kalesi, Çifte minareli medrese,Lalapaşa Camii, Erzurum Ulu Camii, Üç Kümbetler, Rüstem Paşa Bedesteni, Erzurum Murat Paşa Camii, Erzurum Saat Kulesi, İbrahim Paşa Camii, Öşvank Kilisesi gibi daha sayamadığım pek çok tarihi mekanı var.

   Bunun yanı sıra Tortum Şelalesi, Tortum Gölü, Narman Peribacaları gibi doğal güzellikleri de mevcut. Ayrıca tabii Palandöken Kayak Merkezi'ni unutmamak gerekir.

   Hepsine gidebildim mi?Hayır maalesef her yeri gezemesem de birkaç yeri görüp, Palandöken'de kaldım.

  Çok fazla otel var Erzurum'da ancak öyle üstün, şık ve çok temiz, 4-5 yıldızlı bir yer bulamadım. Booking.com ve Trip advisor'dan tavsiye edilen en iyi otellere göz attım.İlk sırada Palan Ski &Convention Resort Otel'i görüp rezervasyon yaptırdım ancak pek beğenmedim. Otel çok eskimiş artık, mobilyaların değişmesi gerekli, çarşaflar pek temiz değildi.Yani tekrar gitsem burada kalmam. Bunun yanı sıra otel Palandöken eteğinde ve dağ havası güzeldi.

   

   
   Yemek için meşhur birkaç isim vardı aklımızda.Daha önceki gelişimizde Koç Çağ Kebap'ta yemiştik.Fakat ben pek sevemedim...

    Dönerci Hacı Babayı çok methettiler ,gittik ama ramazan olması münasebetiyle kapalıydı.

    Geriye Muammer Usta ve Emir Şeyh Köftecisi kaldı.Birincisi bize uzaktı, ikincisi cazip geldi.Zaten iftara çok az zaman kaldığından oyalanamadık.


  
    Emirşeyh'de yemek yemenizi tavsiye ederim.Mekan çok güzel ve nezih.En önemlisi ortam temiz ve yemekleri de gayet güzeldi.Bu gelen köfte idi ama tadı kebaptan farksızdı.Köfte görünümünde kebap gibi yani.Beğendim ben.

Ammmaa bir cevizli baklava yedim, böylesi az yenir cinstendi.Yeni yaptıkları belli,taptaze, çıtır çıtır ve bol cevizli.Gerçekten bayıldım..Babaannemin bayramda eliyle açtığı incecik yufkalı ve bol cevizli baklavayı hatırlattı bana.




Tavandaki işlemeler ve süsler harika.


    İftar sonrası Erzurum sokaklarında turladık.Buranın meşhur çayını içmeden de gitmek olmazdı.Resimde de görülen pala bıyıklı amca'nın sokağa sıraladığı masalarında oturduk. Uzun bacalı sobanın üzerinde sürekli gidip gelen demliklerden iftar sonrası çayımızı da içip kalktık.