Butik kurabiye,denenmiş kek, kurabiye,tatlı ve yemek tarifleri bloğu
26 Ocak 2015 Pazartesi
PEMBE KURABİYE (PANCARLI KURABİYE)
Merhaba;
Rengi çok hoş açık pembe.İçinde pancar olduğu hiç belli olmuyor...Beni tanıyanlar gıda boyasını ve doğallığından emin olmadığım yiyecek ve katkılarını mecbur hissetmedikçe ve gerekmedikçe kullanmadığımı bilir.Ama bazen renk de lazım.Oğlum pancarı normal şekli ile yemiyor.Ben de kurabiyeye koydum.Hiç anlamadan severek yedi, bitirdi.Ispanak ve pazı otu da doğal yeşil renk için birebir.
Bu tarifse olur mu acaba diyerek denediğim ve beğendiğim tariflerden birisi oldu.Hamur aşamasında renk aşağıda görüldüğü gibi koyu pembe.Ancak pişerken rengi açılıyor.Az tatlı, çayın yanında kıtır kıtır yenebilecek hoş bir tat.Pancarın tam mevsimi, deneyin seveceksiniz.Dediğim gibi pancar tadı gelmiyor.
Şayet çok şekerli tatlara alışkınsanız şeker miktarını biraz arttırabilirisniz.Ama bence bu az tatlı hali ile gayet güzel.Belki pudra şekeri de serpilebilir.
Altta aynı hamurdan çubukta kurabiye denemem var:)
Sevgiyle kalın...
Malzemeler:
1 yumurta
125 gr tereyağı (oda sıcaklığında)
1 çay bardağı nişasta
1 su bardağı pudra şekeri
1 çay kaşığı kabartma tozu
3- 3,5 su bardağı un
2 ortaboy haşlanmış pancar
Hazırlanışı:
1- Pudra şekeri ve tereyağı mikserle çırpın.
2- Pancarı ezilip yumuşayana dek haşlayın.(Dilerseniz doğrayıp buharda da pişirebilirsiniz.)Haşlanan pancarı çatalla iyice ezin.Soğuması için kenarda bekletin.Bu aşamada çatal yerine robotta kullanılabilir.
3-Yumurta, nişasta,kabartma tozunu ekleyin ve yoğurun.Ezilmiş pancarı da ilave edip unu eleyerek ekleyin ve yoğurun.
4- Hamura istediğiniz şekli verip 180 derece fırında 15-20 dakika kadar pişirin.(Ben merdane ile açıp kalıpla kestim.)
Afiyet olsun...
23 Ocak 2015 Cuma
KÖZLENMİŞ KAPYA BİBER TURŞUSU
Eveet bir tarif de eltilerimden sevgili Kamile Bayram'a ait.3 tane küçük çocuğu olmasına rağmen mutfak işlerinden de hiç geri kalmaz.Yazın gittiğimizde bize turşu ikram etmişti.Tadı enfesti.İşte bu tarif de o turşulara ait...
Teşekkürler Kamile'ciğim,ellerine sağlık
Malzemeler:
3 kg kapya biber
1/2 lt su
1/2 su bardağı sıvı yağ
1/2 su bardağı sirke
2 yemek kaşığı toz şeker
1 yemek kaşığı tuz
3-4 tane sarımsak
Hazırlanışı:
1- Biberleri közleyin.Kabukalrını soyun. (Daha rahat soyulması için bir poşete koyup bir süre bekletebilir rahatça soyabilirsiniz.)
2- Sarımsakları irice doğrayın.Tüm malzemeleri bir tencereye alın.Kaynamaya başlayınca istediğiniz şekilde kestiğiniz biberleri ekleyip bir iki taşım daha kaynatıp kapatın.Karışımı sıcakken kavanozlara doldurun ve kavanozun kapağını kapatıp ters çevirin.1 gün bu şekilde ters dursun.Sızma akma yoksa ertesi gün buz dolabına kaldırıp tüketebilirisniz.
22 Ocak 2015 Perşembe
TARÇINLI KURABİYE
Aslında aklımda tarçınlı kurabiye yapmak yoktu.Ancak geçenlerde Alsancak'ta kahve molası verdiğimde kahvenin yanında ikram edilen tarçınlı kurabiyeyi oğlum çok sevdi.Biraz daha getirmelerini rica ettik, oğlum onları da bitirince ben de bir deneyeyim dedim.Tarçın tadı çok yerinde lezzetli kurabiyeler çıktı ortaya.Oğlum bayılarak yedi:)
Biz ailecek az şekerli yiyecekler seviyoruz.Çocukları da bu şekilde alıştırdım.Ama çok şekere alışkınsanız biraz şeker ilave edebilirsiniz.Fakat bence malzemeler kısmındaki oran tam yerinde.
Resimde açık renkli olanlar sade halde, yani üzerine bir şey serpmedim.Koyu renkli olanlar ise pudra şekeri ve tarçın serpilmiş olanlar.
Bu tariften 60-65 adet ceviz büyüklüğünde kurabiye çıkıyor.
Malzemeler:
250 gr tereyağı
1 çay bardağı pudra şekeri
1 yumurta
Yarım çay bardağı zeytinyağ
1 çay bardağı ince kıyılmış ceviz
1 paket kabartma tozu
4 su bardağı un
1 tatlı kaşığı dolusu tarçın
Üzerine serpmek isterseniz:
2 tatlı kaşığı tarçın
2 yemek kaşığı pudra şekeri
Hazırlanışı:
1- Oda sıcaklığında erimiş (başlamadan 15-20 dakika önce dolaptan çıkarmanız yeterli) tereyağı, pudra şekerini krema kıvamına gelene kadar çırpın.
2- Un dışındaki tüm malzemeleri ekleyin.Unu da eleyerek ve bardak bardak ilave edip yoğurun.Son bardağa geldiğinizde ihtiyaç varsa devam edin.Unutmayın her un markası farklı miktarda su çeker.Sonra hamurunuz sert olmasın.
3- Ceviz büyüklüğünde toplar yapıp yağlı kağıt serilmiş ya da yağlanmış fırın tepsisine sıralayın.170 derece fırında 15-20 dakika kadar pişirin.
4- Eğer tarçın tadını seviyorsanız ve şekeri de seviyorsanız bir kasede 2 yemek kaşığı pudra şekerini ve 2 tatlı kaşığı tarçını karıştırın.Kurabiyeler sıcakken bu karışıma bulayın.
Afiyet olsun
bernisbayram@yahoo.com
SABUN, ŞAMPUAN VE BAZI KOZMETİK ÜRÜNLERİ
Merhaba;
Kaynak gösterilerek faydalı bir yazı hazırlanmış.Okumanızı tavsiye ederim...Cahide Hanım'a teşekkür ederim.
Evinde diş macunu, şampuan, sabun ve nemlendirici krem kullanmayan olmadığına göre bu haber hepimizi ilgilendiriyor.
Hepimiz haftada bir kaç defa duş alıyor, her gün dişlerimizi fırçalıyor, yemeklerden sonra ellerimizi yıkıyor, cildimizi nemlendiriyoruz. Bunları yapmayan olmadığına göre; bu haber hepimizi ilgilendiriyor. Diş macunu, sıvı-katı el sabunu, şampuan, duş jelleri ve kremlerin kullanılmadığı bir dünyada yaşamak şimdilik mümkün gözükmüyor. Fakat bir yandan da onlarla her temasımız vücudumuza ciddi zararlar veriyor. Hem de beyin hasarından tutun kansere kadar. ‘İyi, güzel de şimdi ne yapacağız?’ diyenlerin, hangi üründe ne tür zararlı maddeler olduğunu öğrenip, ‘doğal’ yalanına inanmadan ‘kısmen’ daha sağlıklı ürünlere rotasını çevirmesi gerekiyor.
Normal şartlarda dişlerimizi günde üç kez fırçalamamızı tavsiye eder hekimler. Sağlıklı dişlerin yolu bu eylemin sıklığı ve niteliğine bağlıdır. Fakat gelin görün ki diş macunlarının içindeki bazı maddeler ve verdikleri zararlar umursanmayacak gibi değil. Mesela piyasadaki bildik diş macunu markalarının bir kısmı koruyucu olarak formaldehit kullanıyor. Bu kimyasalın kansere yol açtığı Avrupa ve Amerika’da yapılan araştırmalarda defalarca ispatlanmış. Tarımda, hayvancılıkta ve morglarda (cesetlerin çürümesini engellemek için) bu maddeden faydalanılıyor. Birçok ülke bu çok zararlı maddenin kullanımını yasaklasa da ülkemizde bu konuda herhangi bir kısıtlama bulunmuyor.
DİŞ MACUNLARININ İÇERİĞİNİ HİÇ MERAK ETTİNİZ Mİ?
Diş macunlarında sık kullanılan bir diğer madde SLS şeklinde kısaltılmış sodium lauryl sulfate veya sodium lauryl ether sulfate (SLES). Cilt tahribatına, gözlerde kalıcı zarara ve mide ülserine yol açabilen SLS, genelde sanayilerde boru hattını temizlemek için tercih edilirken sıvı bulaşık deterjanı ve yüzey temizleyicilerin de deterjan aktif maddesi. Yine bazı macunların içerisinde koruyucu diye kullanılan paraben (methylparaben, ethylparaben, buthylparaben ya da benzylparaben bunlara örnektir) göğüs tümörü yaptığı için bazı Avrupa ülkelerinde yasaklanmış.
Diş macunlarında ‘çok sağlıklı’, ‘muhakkak bulunmalı’ denilen florür (florid) başka bir sorun. Bu madde dişlerimizin dış yüzeyi için önemli. Fakat vücuda alındığında beyin hasarına yol açıyor. Hatta işin kötü tarafı ‘çocuklara özel’ satılan diş macunlarında florür oranının yetişkinlerinkine oranla çok daha yüksek tutulması. Bunun sebebini Kimya Mühendisi Kudret Livaoğlu şöyle açıklıyor: “Çocuklar daha çok çikolata ve şeker tüketiyor. Florür miktarı artırılarak daha iyi bir koruma hedefleniyor. Oysa miniklerin ağızlarını bol suyla çalkalamaları yeterli. Veya büyükler için üretilmiş diş macunlarını kullanmaları ‘kötünün iyisi’ nev’inden.”
Prof. Dr. Mehmet Cihanoğlu, yıllar önce bir makalesinde aynı noktaya dikkat çekmiş: “Florid dişlerde lekelenmeye (florosis) ve iskelet-kemik bozukluklarına yol açmaktadır. Bir araştırma sonucuna göre 2-6 yaş grubundaki çocuklar dişlerini fırçalarken macunun 1/3’ünü yutmaktadır. Böylece floridin kandaki miktarı artmakta ve toksik (zehirli) seviyelere çıkmaktadır. Diş macunundaki sodium lauryl sulfate (SLS) da köpürtme işlevini yerine getirir. Yüzde 1’in altında bile alınınca insan sağlığına zararlıdır.SLS; kan hücrelerinde toksik tesire, diş etlerinin şişmesine, diş eti hastalıklarına, dişlerin asitlere karşı direncini azaltarak çürümelere ve alerjik reaksiyonlara zemin hazırlar.”
Şampuan
BAZI ŞAMPUANLARDA DOMUZDAN ELDE EDİLMİŞ HAMMADDELER VAR
Çoğumuzun bilmediği önemli bir ayrıntı daha var. Kişisel bakım ürünlerinde etiketler düzenlenirken ürünün yapımında kullanılan kimyasallar fazladan aza doğru sıralanıyor. Dolayısıyla; doğal içerikli ürünlere ulaşamayanlar daha az florürlü, SLS’li ürün almak istiyorsa etiketlerdeki sıralamaya dikkat etmeli. Bir de içinde formaldehit, paraben çeşitleri bulunanları kesinlikle almamalı.
Reklamlardaki pırıl pırıl parlayan, dalga dalga savrulan, ahenkle dans eden saçlar herkesi etkiliyor ki bugün banyosunda şampuan bulunmayan ev yok. Saçları için sabunu tercih edenler ise nine ve dedelerimizden başkası değil artık. Zaman zaman çağa ayak uyduramamakla suçlasak da bugün en doğru tercihi yaşlılar yapıyor. Çünkü gerek kokuları gerekse şık tasarımlarıyla bizi etkileyen şampuanların içeriği hiç iç açıcı değil. En azından sağlığını düşünenler için…
‘Şampuanlar vücudumdan akıp gidiyor, ne zararı var ki?’ demeyin. Çünkü zararlı kimyasallar hızla ciltten emilerek kana karışıyor. Normalde gıdalardan aldığımız zararlı kimyasalların bir kısmı boşaltım sistemimiz sayesinde dışarı atılırken, direkt kana karışan kimyasallar vücudumuzda birikiyor. Şampuanların içeriğine gelince; mesela köpüğün kalıcılığını arttırmak için cocamide dietanolamin (DEA) kullanılıyor. Amerika’daki bir üniversite, DEA’nın anne fareden yavrusuna geçtiğini tespit etmiş, ciddi beyin hasarları gözlenmiş. Diş macunlarında karşımıza çıkan sıvıyı köpürtme özelliği veren sodium lauryl ether sulfate (SLES) Ammonium Laureth Sulfate / Sodium Lauryl Sulfate’ın (SLS) vücuttan emildiği, saçları zayıflatıp dökülme yaptığı bilimsel olarak ispatlanmış bir başka gerçek. Slikondan yapılmış dimethicone/cyclomethicone maddesi saçı dolgun, parlak gösteriyor. Silikon türevi olduğu için saç deliklerini, cildi tıkıyor, vücudun teneffüs etmesini engelleyip görünmez bir tabaka oluşturuyor. Üstelik saçlarınızın kısa sürede yağlanmasını yine bu madde sağlıyor. Piyasadaki şampuanları inceleyen Kimya Mühendisi Betül Şahin ürünlerin içeriğindeki kanserojenlere dikkat çekiyor: “Kepek şampuanları; kanserojen formaldehit, kresol ve polyvinilprolidon içerebilir. Bazı şampuanlarda kanserojen amin bileşikleri üremesini sağlayan 2-nitroprono-1, 3 diol ve polyethilen glikol kimyasalları kullanılabilir. Duş suyunun fazla sıcak olması saç derisinin emme özelliğini arttırır ve kimyasallar vücuda daha fazla nüfuz eder.”
Şampuanlardaki kimyasalların zararları elbette çok fazla. Ama bir de İslam dinine göre kullanılması uygun bulunmayan domuz ve türevlerinden elde edilmiş hammaddeler konusu var. Genelde pahalı, birden çok özelliği bulunan şampuanlarda karşımıza çıkan bu sorunu Kudret Livaoğlu açıklığa kavuşturuyor: “Kullandığımız ürünün içinde myristic acid, stearikacid, jelatin, lesitin, biotin, L-cysteine ve collagen varsa dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü bunlar yumuşatma, akışkanlık, parlatma gibi özellikleri vermekle birlikte hem bitkisel hem de hayvansal olabilir. Eğer bitkiselse sorun yoktur. Fakat hayvansalsa domuzdan elde edilmiştir. Etikette maddelerin kaynağı ‘bitkisel’ diye belirtilmemişse ya da ‘ürünlerimizde domuzdan elde edilmiş hiçbir katkı maddesi kullanılmamaktadır’ açıklaması yoksa bu maddelere karşı dikkatli olmak lazım. Yahudi kökenli markalar buna özen gösterir. Onların ürünleri diğer zararlı maddeleri barındırmakla birlikte; domuz ve katkılarını içermez. Bir şampuan çok özellikliyse mesafeli yaklaşmak, ‘içindekiler’ kısmını ayrıntısıyla okumak gerekir.”
SABUNDAKİ ‘SODİUM/POTASSİUM TALLOWATE’İN SIRRI
Şampuan sektöründe ‘doğal’ ibareli sayısız ürün var. Fakat hepsi doğallıktan fersah fersah uzak. Sakın ‘ısırgan otlu doğal şampuan’, ‘yüzde yüz zeytinyağlı şampuan’ diye reklamı yapılan ürünlere kanmayın. Çünkü onların içindeki tek doğal malzeme zeytinyağı ve ısırgan otundan ibaret. Peki ne yapacaksınız? Saçlarınızı önce zeytinyağından ya da defneden yapılmış sabunlarla ardından, bitkisel gliserin, Hindistan cevizi yağı, mısır glikozu, ayçiçeği yağı, polysaccharid ve limon asidinden yapılmış Ecocert sertifikalı organik bebek şampuanıyla yıkayabilirsiniz. Piyasadaki şampuanlar kadar saçlarınız birden ahenkle dans etmese de kepek sorunu, sertlik, kırılma gibi yaşacağınızı düşündüğünüz problemlerle karşılaşmıyorsunuz. Bilakis; saçlarınız uzun süre yağlanmıyor, canlı kalıyor, sağlıklı görünüyor, kırıklar azalıyor, daha az dökülüyor. Yalnız alacağınız organik ürünlerde belli özellikleri gözetmeniz gerekiyor. “Kozmetik ürünlerin tamamı değilse de bazılarının doğallığını kanıtlayan uluslararası özel logolar geliştirildi. Ecocert logosu bunların en önemlileri arasında. Bu, ürünün doğallığını gösteriyor. Bunun dışında geliştirilen bir diğer logo Cosmebio. Yani biyolojik kabul edilen kozmetik anlamına geliyor. Tüketiciler satın alacakları ürünlerde bulunması gereken bu logolara dikkat etmeli.”
Sıvı sabunların yapısı itibariyle bulaşık deterjanından bir farkının bulunmadığını bilen aileler ‘eski usül’e yani katı sabun kullanımına dönüyor. Genellikle de hoş kokan, nemlendirici özelliği bulunan ürünleri tercih ediyor. Oysa bilinenin aksine; bu tarz sabunlar içindeki maddeler itibariyle çamaşır deterjanlarına eşdeğer nitelikte. Üstelik katı sabunların bir kısmının içinde de domuz türevi hammaddeler kullanılıyor. Konunun ayrıntısını Kudret Hanım anlatıyor: “Katı sabunlarda Sodium/Potassium tallowate diye bir sabun yağı var. Bu hayvansal da olabilir, bitkisel de. Eğer hayvansalsa domuzdan elde ediliyor. Piyasada ‘İçinde domuz ve domuz katkı maddeleri kullanılmamıştır’ diye özelikle belirten markalar var. Eğer böyle bir ibare yoksa aldığımız üründe domuz katkısı olduğunu düşünebiliriz. İçinde gliserin de var. ‘Gliserin bitkisel mi hayvansal mıdır?’ derseniz Türkiye’de kullanılan gliserinlerin hayvansal olmayacağını düşünüyorum. Çünkü bu madde sabundan da elde ediliyor. Ülkemiz çok büyük bir sabun üreticisi. Ama tedbiri de elden bırakmamak lazım.” Özellikle soğuk baskı yöntemiyle elde edilen bitkisel yağlı sabunları tavsiye eden Kimya Mühendisi Betül Şahin el sabunlarına temkinli yaklaşılmasını tavsiye ediyor: “Sabunların sertliğini, köpüğünü artırmak için hayvansal yağlardan faydalanılıyor. Bunların içinde domuz yağı da var. Ayrıca bu tarz yağların içinde tarım ilaç kalıntıları bulunabildiği için toksik (zehirli) olma riski de mevcut.”
‘Doğal’ diye satılan ürünler ne kadar doğal, sağlıklı; bunun kontrolü Türkiye’de ne yazık ki yapılmıyor. Sadece Sağlık Bakanlığı ‘sağlık’ ibaresinin kullanılmasına izin vermiyor. Ama isteyen herkes imal ettiği ürününe ‘doğal’ diyebiliyor. Dolayısıyla benzer sorun katı sabunlarda da karşımıza çıkıyor. ‘Doğal Zeytinyağlı’, ‘Yüzde yüz zeytinyağlı’ yazan ürünlere de mesafeli durmak lazım. Çünkü bu şekilde tanıtımı yapılan sabunlar tam bir kimyasal harikası. Tabi, içeriğinde kullanılmış zeytinyağını saymazsak! Peki, alacağımız bir sabunun doğallığını nasıl anlayacağız? Cevap Livaoğlu’ndan: “Doğal bir sabunun etiketinde okuyabileceğimiz maddeler; su, doğal yağlar (badem, defne, papatya ve benzerleri), NaOH (sabunlaştırıcı), tuz (NaCl) ve gliserin olabilir. Doğal sabunun tek sorunu PH’ı 9’dur. Suyla durulandığında bu 7-7,5’e iner. Cilt biraz uyum sorunu yaşar, hafif kurur. Ama kısa zamanda nem oranı dengelenir. PH’ı ayarlanmışsabunlar var; ama onlar bunu zararlı kimyasallarla yapıyor.”
Kudret Livaoğlu:
Kremlerdeki petrol, kanserojen ve domuz türevi maddelere dikkat!
-Yaz-kış nemlendiricili el ve yüz kremleri kullanıyoruz. Bunlarda durum nedir?
İçlerinde çok fazla petrol türevi madde var. ‘Petrolatium, mineral oil, paraffinium liquidum’ diye ifade ediliyor. Direkt petrolden elde ediliyorlar. Bunları ‘çok iyi’ diye tanınan, pahalı ürünlerde de görüyorum. Onlar değişik ham maddeleri de ihtiva ediyor tabi. Mesela hayvansal ve bitkisel olabilen collagen son zamanlarda pahalı bir yöntem olmasına karşın kadavra ve ceninlerden elde edilerek kullanılıyor. Collagen, cildin gerginliğini sağlıyor. Yaş ilerledikçe bu maddenin üretimi vücutta azalıyor ve deride sarkmalar meydana geliyor. Plasenta (Phosphatase alkaline placenta) yıllardır kullanılır. Ama şimdi koyun cenini ya da sentetik cenin kullandığını söyleyen markalar var. Anti-aging kremlerinin sperm içerenleri bulunuyor. Çünkü hücreler canlı ve vitaminli. Kimyasal isimleri ise ‘Cetyl palmitate 15 (cetylesters wax), cetaceum, spermaceti’ şeklinde. Mesela Türkiye’de bir firma sentetik sperm satıyor. Ucuz ürünlerde bunları bulmak mümkün değil ama. Yine hemen her çeşit kozmetik üründe koruyucu olarak kullanılan parabenler kremlerde var. Methylparaben en kuvvetlisi ve en zararlısı.
-Domuzdan elde edilmiş hammaddelerin kullanımı yaygın mı? Alacağımız ürünlerin içeriğinde bu açıdan nelere dikkat etmemiz gerekir?
Domuz türevi maddelerin kullanılması çok önemli bir konu. Hiçbir kozmetik ürünün hammaddesi Türkiye’de üretilmiyor. Kozmetik yurtdışına bağımlıydı. Şimdi yeni yeni ülkemizde üretime geçildi. Yalnız bu alanda çok ilerleme kaydetmiş değiliz. Bir ürün alırsınız ‘doğal’ derler. Hayvansal katkılar da doğaldır bu unutulmamalı. Eğer etiketinde bunun kaynağı açıklanmamışsa sığır da olabilir domuz da. Jelatin, lesitin gıdada da kullanılır kozmetikte de. Soyadan da elde edilir, domuzdan, sığırdan da. Bundan dolayı soya lesitin veya sığır jelatinini ararız alacağımız ürünlerde. O yüzden jelatin, lesitin, sorbitan oleat, myristic acid, biotin ve L-cysteine bunlar bitkisel de olabilir hayvansal da. Eğer sığır diye açıklanmamışsa bu büyük ihtimalle domuzdan elde edilmiştir. Jelatinin yazar ama myristic acid, sorbitan oleat yazdığında parantez içinde açıklaması yazmaz. Bunda ya üreticiden bilgi alacaksınız veya o firmanın domuz katkı maddesi kullanmayacağından emin olacaksınız. Jelatin ve lesitine şüpheli bakmak lazım. Bunlar olmadan da el kremi yapılabiliyor. Bunu araştıracak olan üreticiler. Hammaddeyi sağlayanlar yurt dışı firmaları sonuçta. Böyle bir hassasiyet beklemek çok doğru değil. Üreticinin araştırması, muadillerini bulması şart.
Anti-aging kremlerinde durum nedir?
Collagen dediğimiz madde sentetik de olabiliyor, doğal da. Ama biz bunun kadavradan mı yoksa hayvandan mı yani domuzdan mı elde edildiğini bilemiyoruz. Belirtilmiyor çünkü. Bu kremlerde daha önce bahsettiğim zararlı koruyucular da kullanılıyor. Gerçi bu tarz ürünlerde koruyucu kullanmak zorundasınız. Yoksa ürün en fazla bir ayda bozulur. Ama koruyucuların çeşitleri var. Biraz daha pahalı satılıyor; fakat daha az zararlı ya da zararsız oluyor.
KAYNAK: cahidejibek.com
21 Ocak 2015 Çarşamba
KEDİ POĞAÇA
Daha önce yazmıştım ama mutfak ile tecrübesi az olanlar için tekrar kısaca yazayım: Mayalı hamur yaparken hamur yoğurduktan sonra 1-2 saat mayalandırmanız ve şekillendirdikten sonra tepside yarım saat kadar tekrar bekletmeniz sonucun çok daha başarılı olmasını, puf puf yumuşacık poğaçalar pişirmenizi sağlar.
Kaplumbağa poğaça tarifime buradan ulaşabilirsiniz.
Malzemeler:
1 su bardağı ılık süt
Yarım su bardağı zeytinyağı
2 yemek kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 yemek kaşığı instant maya (ya da 30 gr yaş maya ya da 15 gr kuru maya)
2 yumurta (birinin sarısı üzerine)
4 bardak un
Hazırlanışı:
1- Un hariç tüm malzemeleri yoğurma kabına alın.Sütün ılık olması hamurun kabarması için önemli.Elinizle karıştırıp şekerin ve tuzun eşit şekilde karışmaını sağlayın.Unu yavaş yavaş ilave edin.Hala ele yapışır durumdayken un eklemeyi bırakıp 10 dakika kadar yoğuırun.Hamur özdeşleşince ve ele yapışmayacak konuma gelince üzerini kapatıp 1 saat kadar mayalanmaya bırakın.
2- Hamurdan kabarmasını da hesap ederek cevizden biraz küçük top yapın.Gövdesi için hamuru elinizle silindir şekli verip içe oğru resimdeki gibi kıvırıp kafasını üzerine koyun.Kulaklarını elinizle dikkatlice şekillenirin. Bu şekilde yarım saat de tepside bekletin.
3- Üzerine yumurta sarısı sürün ve fırına verin.180 derecede 10-15 dakika pişirin.
Fırından çıkarınca soğuması için bekleyin.Gıda kalemi ile göz ve ağız çizin.
Afiyet olsun
Bana ulaşmak için: bernisbayram@yahoo.com
Etiketler:
5 çayı
,
çocuklara tarifler
,
poğaça çörek ve pizza
15 Ocak 2015 Perşembe
TATLI PASTANE KURABİYESİ (SPRITZ RINGS)
Merhaba,
Geçen yaz bir akşam yemeğinde çok tatlı misafirler ağırladım.İsveç'te doktorasını yapan genç, güzel ve zeki bir hanım:) Benim mutfağa meraklı olduğumu öğrendiğimde İsveç tatlılarının da çok meşhur olduğunu söylemişti.Taa taaaa! geçenlerde bir paket geldi.Bu aralar dışarıdan paket beklemediğimden önce şaşırdım sonra paketi açtım.İsveç mutfağına ait güzel bir ingilizce tatlı kitabı ve çocuklarada kitaplar çıkınca çok mutlu oldum.Işıl gerçekten çok çok zarifsin...
Bugün vereceğim tarif bu kitaptan.Orjinal adı 'spritz rings' veya 'spritz wreaths' olarak geçen geleneksel bir İsveç kurabiyesi.İsmini sıkılarak oluşturulan halka şekillerinden alıyor.
Ama bizim pastanelerde satılan küçük kurabiyelere hem şekil hem de tat olarak benzediğinden 'tatlı pastane kurabiyesi' ismi ile yayımlıyorum.
Zamanla bu kitaptan pek çok tarif pişirip paylaşacağım:)
İçinde az malzeme var, görüntü güzel.Yapımı kolay.Ee daha ne! Ortasına ben reçel koydum.Yazın yaptığım vişne reçelini bütün olarak, kayısı reçelini de küçük doğrayarak kullandım.Başka reçellerde kullanılabilir.Ortası boş olduğundan marmelat akabilir.Reçelin formu bozulmuyor ve yanmıyor.
Bu tariften 45-50 tane (resimdeki şekilde) kurabiye çıkıyor.
Malzemeler:
210 gr tereyağ
3/4 su bardağı pudra şekeri
1 tatlı kaşığı vanilya özütü (ya da seviyorsanız badem aroması)
1 yumurta sarısı
2 su bardağı un (elenmiş)
Hazırlanışı:
1- Tereyağı ve şekeri krema kıvamına gelene kadar çırpın.(1-2 dakika çırpın, çok çırpmayın.)Vanilya özütü ya da aromayı ekleyin.
2- Yumurta sarısı nı ekleyin.Unu eleyerek ve azar azar ilave edip yoğurun.Hamur çok sert olmayacak ki pompadan rahat geçsin.Krema sıkma pompasına hamuru yerleştirin.Yuvarlak şekilde sıkın.Ortasına vişne reçeli ya da keserek kayısı reçeli tanesi koyun.
3- Fırını 170 derecede ısıtın.(Önceden ısıtmanız şart) 15 dakika pembeleşene dek pişirin.
Afiyet olsun...
13 Ocak 2015 Salı
TAHİNLİ PEKMEZLİ KEK
Daha önce tahinli kek pişirmiştim.Çok güzel olunca pekmezlisini de yaptım.Sonuç çok leziz, yumuşacık kekim oldu.Çocuklar için de sağlıklı bir alternatif.
Üzerine benimkisi gibi şekil yapıp daha yakışıklı görünsün isterseniz stencil kullanabilirsiniz.Yoksa kendiniz de hazırlayabilirsiniz... Mesela ütülü ve kolalı dantel örtünüzü kekin üzerine koyun ve pudra şekerini eleyin...ya da kağıdı makasla istediğiniz gibi şekillendirin ve kekin üzerine koyup pudra şekeri eleyin.Buradaki gibi:
Her ikisi de güzel olur.Ama aslında hiç gerek yok.Bence sade haliyle daha nefis.Hiç bir zaman kek veya kurabiyeye elenen şekeri sevmemişimdir ama görseli güzel olsun diye arada bir yapıyorum işte.Eee dış güzellik önemli bir yerde:)
Sentetik olduğundan pişirdiğim hiç bir yiyeceğe toz vanilin eklemiyorum.Onun yerine vanilya özütü kullanırım.Bu kekde tahin ve pekmez tadı baskın olduğundan vanilya özütü kullanmaya gerek duymadım.
25 cm kalıp kullandım.
Malzemeler:
4 yumurta
1 çay bardağı toz şeker
1 çay bardağı pekmez
1 çay bardağı tahin
3/4 su bardağı zeytinyağı (ya da sıvı yağ)
1 su bardağı süt
3-4 su bardağı un (eleyerek ekleyin.)
1 paket kabartma tozu
Hazırlanışı:
1- Yumurtaları ve tozşekeri karıştırma kabına alın ve krema kıvamına gelene dek (yaklaşık 3 dakika )çırpın.
2- Pekmezi, tahini, yağı ve sütü ilave edin.Şöyle bir karıştırın.Çok değil, malzemeler birbirine karışsın yeter.
3- Kabartma tzounu ekleyin ve unu eleyerek ilave edin.Tüm malzemeler bütünleşene dek yani kısa bir süre karıştırın. 25 cm kalıbınızı yağlayın ve üzerine az un eleyin(daha güzel görünmesi için)
Hamuru kalıba dökün ve 170 derece önceden ısıtılmış fırında 40-45 dakika pişirin.
Afiyet olsun
Sorularınız için: bernisbayram@yahoo.com
7 Ocak 2015 Çarşamba
ÇİÇEK PATATES (DÜŞES PATATES)
Öncelikle dışarısı inanılmaz soğuk.İzmir'e bile kar yağdı.Allah dışarıda çalışanlara ve soğukta yaşamak zorunda olanlara yardım etsin demek istiyorum.
Patatesi çok severim.Kim sevmez ki? Çocukken (ve hala) en sevdiğim yemeklerin başında patates kavurması gelir(di).Sanırım hemen herkesin evinde de pişmiştir bu yemek.Patatesin içine yumurta kırılır ve afiyetle yenir.
Bugünkü düşes ya da çiçek patates de pürenin süslenmiş versiyonu gibi.Masada bu şekli ile gayet şık duruyor.Ayrıca tadı da harika.Bir artısı da küçük lokmalar halinde olduklarından yemesi kolay.
Tarif aslında Fransız mutfağından.Düşesliğini de buradan alıyor zaten.(pommes de terre duchesse)
Patates püresi yaparken (gerçi aşağıda da yazdım ama) rondo ya da el blenderı kullanmanızı önermem.Çünkü patatesin formu bozuluyor.
Daha önce yaptığım akordeon patates ve graten patates tariflerime de göz atabilirsiniz.
Hadi deneyin ve paylaşın hanımlar.
Malzemeler:
4 adet patates
2 adet orta boy yumurta sarısı
40 gr tereyağı
Tuz
2 yemek kaşığı sıvı krema
Rendelenmiş muskat çay kaşığı ucu ile (1/4 çay kaşığı)
Dilerseniz karabiber
Hazırlanışı:
1- Patatesleri kaynar suda püre yapacak gibi haşlayın veya buharda da pişirebilirsiniz.İyice yumuşaması şart (yoksa sıkma torbasından kolayca geçmez).Kabuklarını soyup çatalla ya da patates ezici ile püre haline getirin.(Bu işlemi rondoda yapmanızı önermem çünkü patatesin formu bozuluyor, yapışkanlaşıyor sanki)
2- Fırını 230 dereceye getirip ısıtın.Patates pürelerini derin bir kaseye alın.İçine yumurta sarılarını teker teker ilave edin, her ilave ettiğinizde karıştırıp yedirin.Muskat rendesi ve tuzu da ekleyin.Homojen kıvama gelene dek çatalla ya da tahta kaşıkla karıştırın.(El blenderi kullanmanızı önermem yine)
3- Krema sıkma torbasına yıldız uç takarak ya da yoksa buzdolabı poşetinin ucuna küçük bir delik açarak yağlı kağıt serili ya da yağladığınız fırın tepsisine pürenizi çiçek şeklinde sıkın.(Sıkarken elinizi kaldırmadan tek hamlede yaparsanız şekil düzgün çıkar.)
4- Patates çiçeklerinizi fırında 5 dakika kadar üzeri kızarana dek pişirin.
Afiyet olsun...
Etiketler:
5 çayı
,
atıştırmalıklar
,
Kahvaltılık tarifler
,
zeytinyağlı ve mezeler
6 Ocak 2015 Salı
TAHİNLİ KEK
Niye bunca zamandır kekin içine tahin koymayı denemedim ki diye düşündüm bu keki yerken.Gerçekten yumuşacık ve ölçülü tahin tadı ile damakta enfes bir his bırakıyor.Tarif sevgili görümcem Van'ın maharetli hanımlarından Songül Bayram'dan:)
Daha önce de fındık kurabiye tarifini denemiştim.
Tahin yemeyen çocuklar için de harika bir tarif kendisi.Zira benim çocuklar çok severek yediler.Pekmezlisini de pişirdim.Yakında onu da paylaşırım.
Keki 25 cm kalıpta pişirdim.
Hadi deneyin ve paylaşın.
Malzemeler:
3 yumurta (yumurtalarınız küçük ise 4 tane)
1 su bardağı toz şeker
1 su bardağı süt
3/4 su bardağı zeytinyağ (ya da sıvı yağ)
3/4 su bardağı tahin.
1 tatlı kaşığı vanilya özütü
1 paket kabartma tozu
3-4 su bardağı un.
Üzerine serpmek için susam
Hazırlanışı:
1- Yumurtaları ve toz şekeri krema kıvamına gelene dek çırpın.
2- Süt, yağ, tahini ekleyin.Karıştırın.Kabartma tozu ve vanilya özütünü de ekleyin.Unu eleyerek ve bardak bardak ilave edin.
3- Ben 25 cm kalıp kullandım.Kalınınızı yağlayın ve üzerine bolca susam serpiştirin.(daha yakışıklı olsun diye) Hamuru kalıba boşaltın.
4- 170 derece fırında 40-45 dakika pişirin.
Afiyet olsun.
Mail atmak isterseniz:
bernisbayram@yahoo.com
5 Ocak 2015 Pazartesi
RULO SALATALIK
Salatalık ile hazırlanan basit ama güzel görünümlü ve leziz tariflerden birisi...İster kahvaltı ister ikindi çayınıza eşlik edebilecek güzel bir tarif.
Ölçü vermiyorum.Ama fikir vermesi açısından 1 orta boy salatalıktan 2 servis tabağı rulo çıkıyor.Tabii kesim hataları olmaz ise.
Bir de yenileceği gün yapılmalı çünkü ertesi güne kadar dolapta kalınca suyunu bırakabilir.
Malzemeler:
Salatalık
Süzme yoğurt
Nane, tuz
Dilerseniz sarımsak ve mayonez.
Hazırlanışı:
1- Salatalıkları iyice yıkayın.Kabuklarını soymayın.
2- Sebze soyucu ile yukarıdan aşağıya tüm salatalığı ince dilimler halinde kesin.Salatalık sertse bu aşamayı az fire ile geçebilirsiniz.
3- Süzme yoğurdu ben çok az su ile açtım.Tuz ve nane ekleyin.Seviyorsanız mayonez de koyabilirsiniz.Salatalık dilimini tezgaha serin ve 1 tatlı kaşığı kadar koyup rulo şeklinde sarın.Uç kısmının açılmaması için yoğurttan çok az uç kısma sürün.Servis tabağına alın ve
Afiyet olsun...
Etiketler:
atıştırmalıklar
,
Kahvaltılık tarifler
,
zeytinyağlı ve mezeler
2 Ocak 2015 Cuma
KAKAOLU DAMLA ÇİKOLATALI KURABİYE
Ağızda dağılan,sık sık pişirdiğim çok sevdiğim tariflerden birisidir bu tarif.
Bu ölçülerle 2 tepsi kurabiye çıkıyor.
Malzemeler:
120 gram tereyağı (oda sıcaklığında)
1 su bardağı pudra şekeri
1 yumurta
1 yemek kaşığı yoğurt
1 çay bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı nişasta
2,5- 3 su bardağı un
1,5-2 yemek kaşığı kakao
1 su bardağı damla çikolata (isteğe bağlı)
Hazırlanışı:
1- Damla çikolata ve un dışındaki tüm malzemeleri yoğurma kabına alın ve kıvamlı bir hamur yoğurun.
2- Unu eleyerek yavaş yavaş ekleyin.Yumuşak bir hamur olsun.
3- Damla çikolataları da ekleyip çikolatalar erimesin diye az yoğurun.
4-Hamurdan ceviz büyüklüğünde toplar yapın.
5-170 derecede 15-20 dakika pişirin.Fırından çıktığında yumuşak oluyor, soğuyuncaya kadar tepside bekletin.
Not:Dilerseniz hazırladığınız cevizi büyüklüğündeki hamurları önce yumurta akına sonra file bademe batırıp hoş bir görüntü elde edebilirsiniz.
5-170 derecede 15-20 dakika pişirin.Fırından çıktığında yumuşak oluyor, soğuyuncaya kadar tepside bekletin.
Not:Dilerseniz hazırladığınız cevizi büyüklüğündeki hamurları önce yumurta akına sonra file bademe batırıp hoş bir görüntü elde edebilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)