19 Ağustos 2014 Salı

Haşhaşlı limonlu kek



                                 



   Merhabalar herkese,
   Çok uzun zaman geçmiş gibi aradan.Çok ihmal de ettim bloğumu sanki.Ama 15 gün kadar buralarda değildim.Türkiye'nin bir ucundan diğer ucuna yolculuk yaptım.Bir sürü yer gördüm, gezdim, eğlendim ve en sonunda yuvama döndüm bir kuş misali.Dönünce 6 bavul yıkanıp ütülenecek çamaşır ve tozlu bir ev beni bekliyordu...

   Hemen her gittiğim yerde fotoğraf çektim sizler için.Özellikle restoranları daha özenle resimledim.Nerede ne yenilebilir diye merak edenler için belki fikir olur...Ama yiyecekler konusunda kıl ötesi olan ben bazı şehirlerde zorlanmadım desem yalan olur.Aaa acaba bu et gerçekten kuzu mu?Sakın domuz olmasın??? , acaba aşçı mutfakta maske takıyor mudur? (malum Doğu'da bıyık sevilir), servis yapan çocuk ellerini tuvaletten sonra yıkadı mı ki? Tabak çanak nasıl yıkanıyor acep....diye ardı arkası gelmeyen sorularımla kendimi yiyip bitirsem de aç kalmadım nihayetinde...

   Elbette yolda yediklerimin yanı sıra son durağımız olan Van'da sevgili eltilerim, görümcelerim (saymaya çalıştım ama hesaplayamadım) ve kayınvalidem de enfes yemekler hazırlamışlardı...(Sevgili doç.dr Yasemin'in leziz yemekleri, sevgili Songül e baklavası ve sevgili Kamile'ye  ayrıca teşekkürler)Hepsini fotoğrafladım ve tariflerini aldım.

   Değişik kültürlerin değişik yemeklerini tatmayı çok severim.Geleneksel yemeklerimiz varken de kalkıp portakallı ördek veya patlıcan yatağında ceddarlı  bonfile tarifi verecek değilim...ha ha en azından şimdilik böyle.

   Mesela Konya'da da Mevlevi mutfağına özgü olduğu söylenen sirkencübin denen sirke, bal ve su karışımı bir içecek tattım.Bayıldım.Tariflerini de aldım, ileriki günlerde yazacağım inşallah.

   Yalnız şunu belirtmeliyim ki etle arası pek olmayan ben o kadar çok kebap kokusu aldım ve ısrarlara karşı koyamayıp denedim ki (''aa et yemeyen insan olur muymuş, buranın eti meşhurdur, hele kebabına doyum olmaz, yemeden billah göndermem'' gibi...)  artık kebap görecek halim zinhar ! kalmadı. Döndüğümden beri de mis gibi zeytinyağlılarımı yiyorum.1 sene de et yemem sanıyorum.

   Çok uzattım farkındayım, hemen konuya giriyorum:
   Ağza çıtır çıtır haşhaş taneleri geldiğinden ben seviyorum bu keki.Eskiden patlayan şekerler vardı bilir misiniz onun gibi biraz.
sevgiyle kalın...

Malzemeler:
2 su bardağı un  (280 gr)
1 kabartma tozu
1/4 çay kaşığı tuz
3 yemek kaşığı haşhaş tohumu (mavi haşhaş)
Yarım su bardağı zeytinyağı (ya da sıvı yağ)
1 su bardağı şeker  (200 gr)
1 su bardağı taze krema (yoksa yoğurt)
2 yemek kaşığı limon kabuğu rendesi
1,5 limonun suyu
4 yumurta
1 yemek kaşığı vanilya özütü



Hazırlanışı:
1- Fırını 180 derecede ısıtın.30*10 baton kalıbı ya da 25 cm yuvarlak kalıbınızı yağlayın ve kenarda bekletin.

2- Elenmiş unu, kabartma tozunu,tuzu ve haşhaş tohumlarını bir kapta harmanlayın.

3- Başka bir kapta şekeri ve yumurtaları 3 dakika çırpın.Krema kıvamına gelince yağı, kremayı limon suyunu ve kabuk rendesini ve vailya özütünü ilave edip malzemeler karışana dek çırpın.

4- Unlu karışımı sıvı karışıma ekleyin ve spatula ya da kaşık ile çok az karıştırın.

5- 45-50 dakika pişirin.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Yorum bekliyorum hadi deneyip yazın:)